Bingöl Hak-İş 1 Mayıs’ı Kutladı

Hak-İş Konfederasyonuna bağlı Sendikalar tarafından 1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü vesilesiyle Bingöl Belediyesi İtfaiye Müdürlüğü önünde açıklama yapıldı. İşçilerin pankartlarla destek verdiği açıklamayı grup adına Hak-İş Konfederasyonu Bingöl İl Başkanı ve Hizmet İş Sendikası Bingöl Şube Başkanı Abdulmecit Akdemir okudu.

 

Emekçilerin uluslararası birlik, mücadele ve dayanışma gününü kutlayan Akdemir, 1 Mayıs Emek ve Dayanışma günü vesilesiyle vergide adaletin sağlanması, enflasyon, hayat pahalılığı ve yoksulluk ile mücadele edilmesi, iş kazaları ve meslek hastalıklarının önlenmesi, kayıt dışı istihdamın ve sosyal güvencesizliğin önlenmesi, işsizlik, yoksulluk ve iş bulamama endişesinin olmadığı bir yaşamın sağlanması, emeklilerimizin asgari geçim şartlarının sağlanması, kadın, genç ve engellilerin çalışma ve toplumsal hayata katılımlarının desteklenmesi başta olmak üzere talep ve sorunlarını gündeme taşıdı.

 

TÜRKİYE, TERÖRSÜZ BİR GELECEK İÇİN KARARLI ADIMLARLA İLERLEMEKTEDİR

Terörden arındırılmış bir Türkiye hedefi doğrultusunda yeni ve kararlı bir sürece girildiğini kaydeden Akdemir, “HAK-İŞ Konfederasyonu olarak, terörün her türlüsünü reddeden ve milli birlik-beraberliği esas alan bu sürece güçlü desteğimizi ifade ediyoruz. Tüm emekçilerin ücretlerinin enflasyona karşı korunmasını talep ediyoruz. Emekçilerin ve emeklilerin milli gelirden aldığı payın artırılmasını istiyoruz. Asgari Ücret Tespit Komisyonu’nun yapısı demokratik, katılımcı ve çoğulcu bir anlayış ile yeniden düzenlenmelidir. HAK-İŞ olarak, toplu sözleşme düzenini bozmayacak, güçlendirecek bir asgari ücret düzenlemesini talep ediyoruz. Çalışamayan veya geliri yetersiz vatandaşlarımıza bireyi esas alan düzenli asgari gelir yardımı sistemi kurulmasını talep ediyoruz.  İşsizlik sigortası ödeneği tüm çalışanların çalışmaları ile orantılı olarak faydalanabileceği bir modele dönüştürülmelidir. HAK-İŞ olarak, vergilendirmede aile yükümlülüklerinin dikkate alınmasını, vergi matrahı ile vergi oranlarının söz konusu yükümlülüklere uygun olarak belirlenmesini talep ediyoruz. Kriz dönemlerinde tüm ücretliler üzerinden alınan vergi oranı 10 olarak sınırlandırılmasını istiyoruz. Ücretlerdeki vergi yükünün azaltılmasını ve az kazanandan az çok kazanandan çok anlayışıyla vergi alınmasını talep ediyoruz” dedi.

 

KAYIT DIŞI ÇALIŞMA SON BULSUN

Sendikal örgütlenmenin temel taşlarından biri olan toplu iş sözleşmesi yetki tespit sürecinin, hızlı ve şeffaf bir şekilde sonuçlanmasını istediklerini vurgulayan Akdemir, “İşe iade davalarının mutlak bir güvenceye kavuşturulmasını talep ediyoruz. Özellikle sendikal nedenle yapılan fesihlerde işçilere, işyeri sendika temsilciliği güvencesi gibi mutlak bir iş güvencesinin getirilmesini verilmesini istiyoruz. İş akdi sona eren işçinin bütün alacaklarının herhangi bir pazarlık yapılmaksızın ödenmesi yasal ve ahlaki zorunluluktur, doğmuş haklar ve alacaklar üzerinde yeniden bir pazarlık yapılması evrensel bütün ilkelere de aykırıdır.  HAK-İŞ olarak, hukuka ve ahlaka ayrılığı açık olan arabuluculuk müessesinin hukukumuzda mevcut eşitsizlikleri daha da artırması nedeniyle bir an önce ortadan kaldırılmasını, uyuşmazlıkların hızlı ve etkin çözüme kavuşturulmasını sağlayacak bir sistem kurulmasını talep ediyoruz. HAK-İŞ olarak, tüm çalışanların kıdem tazminatına erişimini sağlayacak, adil, kapsayıcı ve sürdürülebilir bir modelin oluşturulmasını talep ediyoruz. Her emekçi sosyal güvenceye kavuşmalı, hiçbir işçi güvencesiz çalıştırılmamalıdır. Kayıt dışı çalışmanın son bulduğu, herkesin emeğinin karşılığını alabildiği bir Türkiye mümkündür” diye konuştu.

 

EMEKLİ AYLIKLARI EN AZ ASGARİ ÜCRET DÜZEYİNE YÜKSELTİLSİN

Kayıt dışı istihdam ile mücadelede çalışmaların daha etkin ve istikrarlı bir şekilde devam etmesi gerektiğinin altını çizen Akdemir, “Çocuk işçiliğinin ve istismarının önlenmesini talep ediyoruz. Kayıt dışı ve güvencesiz alanlarda çalışan işçilerin kayıt altına alınması için gerekli yasal düzenlemeler bir an önce hayata geçirilmesini istiyoruz. Kadınların, gençlerin ve engellilerin istihdama katılımlarını kolaylaştıracak politikaların oluşturulmasını, gençlerin istihdamda daha güçlü yer bulabilmesi için eğitim-istihdam geçişinin desteklenmesini, staj ve çıraklık süreçlerinin daha güvenceli hale getirilmesini talep ediyoruz. HAK-İŞ olarak, dijital dönüşüm kapsamında geleceğin mesleklerinin işçilerin adil geçişini sağlayacak şekilde eğitim yoluyla desteklenmesini talep ediyoruz. İklim krizine karşı adil geçiş politikalarının uygulanmasını istiyoruz. Ayrıca, yeşil işler yaratılmasını ve çevre dostu bir istihdam stratejisinin oluşturulmasını talep ediyoruz. İş ve sosyal güvenlik mevzuatının göçmen ve mülteciler için sürdürülebilir, uyum odaklı politikalar ile desteklenmesini talep ediyoruz. Bu çerçevede HAK-İŞ olarak, işçi haklarını güçlendirecek köklü düzenlemelerin bir an önce hayata geçirilmesini, İş Mevzuatının, emeğin değişen koşullarına ve çalışma hayatının gerçeklerine uygun biçimde güncellenmesini istiyoruz. Ev hizmetlerinde çalışan emekçilerin, İş Kanunu kapsamına alınmasını, Evde Bakım ve Destek Sigortası hayata geçirilmesini talep ediyoruz. Ev işçileri, bakım işçileri, tarım işçileri gibi sosyal güvenceden uzak olan çalışma biçimlerinin sosyal güvenlik kapsamı altına alınmasını ve sendikal haklardan yararlanmaları sağlanmasını istiyoruz. Uzaktan çalışma, esnek çalışma, kısmi zamanlı çalışma gibi yeni çalışma biçimlerinde işçilerin fazla mesai, izin, sosyal güvenlik ve sendikal haklarını koruyacak şekilde düzenlemeler yapılmalıdır. Emekli aylıklarının, prim ödeme gün sayısı ve yatırılan prim tutarıyla orantılı olarak belirlenmesi ve emekli aylığı alt sınırı en az asgari ücret düzeyine yükseltilmesini talep ediyoruz. HAK-İŞ olarak, emeklilik mevzuatının adil, gelir güvencesi sağlayacak ve emekçiyi enflasyonist baskılara karşı koruyacak şekilde yeniden ele alınmasını; sosyal destek mekanizmalarıyla emeklilerin yaşam koşullarının iyileştirilmesini istiyoruz” ifadelerini kullandı.

 

TÜM EMEKÇİLERE İSTİSNASIZ VE AYRIMSIZ KADRO VERİLSİN

Akdemir, “HAK-İŞ Konfederasyonu olarak, taşeron sistemine karşı verdiğimiz mücadelenin en önemli kazanımlarından biri olan 696 sayılı KHK ile sağlanan kadro düzenlemesini çalışma hayatımız açısından tarihî bir başarı olarak değerlendiriyoruz. Bununla birlikte devam eden sorunlarımızın da çözüme ulaştırılmasını bu tarihi başarıya destek olacağını düşünüyoruz.  Kadroya geçen işçilere tayin ve becayiş hakkının verilmesini, belediye şirketlerinde çalışan işçilerin 6772 sayılı Kanun kapsamındaki 52 günlük ilave tediye ödemesinden faydalandırılmasını istiyoruz. Kadro dışı kalan işçilerin durumunun ivedilikle çözülmesi ve tüm emekçilere istisnasız ve ayrımsız kadro verilmesi talep ediyoruz. Mevcut durumda, görev tanımı ve meslek kodu belirsizliği, çalışanlar üzerinde baskı oluşturmakta, iş barışını zedelemekte ve mobbing ortamına zemin hazırlamaktadır. İş tanımlarının netleştirilmesini, görev geçişlerinin esnekleştirilmesini ve işyerlerinde baskı ve tehdit ortamının son bulmasını istiyoruz. 2025 yılı Kamu Çerçeve Protokolü sürecinin sosyal diyalog ilkesiyle yürütülmesini ve taleplerimizin karşılanmasını istiyoruz. Toplu iş sözleşmesinin, kamu işçilerimizin ücret adaleti, sosyal hakları ve çalışma koşulları açısından kalıcı kazanımlar sağlaması gerektiğine inanıyoruz. Kamu kurum ve kuruluşlarında mevsimlik, geçici ve kampanya işçilerinin iş akitlerinin askıda olduğu süreler için sosyal güvenlik ve gelir desteği mekanizmaları oluşturulmasını talep ediyoruz. Bu emekçilerin çalışma sürelerinin 11 ay 29 güne uzatılmasını istiyoruz. Bununla birlikte boş bulunan norm kadroların kanunda belirtilen usul ve esaslara göre aynı kurumda çalışan ve durumları yasada aranan şartları taşıyan geçici ve mevsimlik işçiler tarafından doldurulmasını talep ediyoruz. 2025 yılının “Aile Yılı” ilan edildiği bu süreçte, kamu işçilerinin aile bütünlüğünü koruyacak adımların atılmasını bekliyor, gerekli yasal ve idari düzenlemelerin ivedilikle hayata geçirilmesini talep ediyoruz” şeklinde konuştu.

 

FİLİSTİN HALKINA YÖNELİK SALDIRILAR TÜM İNSANLIĞIN ORTAK VİCDANINI HEDEF ALMAKTADIR

HAK-İŞ olarak dünyanın dört bir yanında zulme uğrayan mazlumların yanında olduklarını belirten Akdemir, açıklamasını şu şekilde sona erdirdi: “Filistin başta olmak üzere; Doğu Türkistan’dan Arakan’a kadar pek çok coğrafyada insanlar temel hak ve özgürlüklerinden mahrum bırakılmakta, ağır insanlık ihlallerine maruz kalmaktadır. Siyonist İsrail rejiminin Filistin halkına yönelik saldırıları, yalnızca bölge barışını değil, tüm insanlığın ortak vicdanını hedef almaktadır. Bizler, emeğin onurunu savunduğumuz kadar, insan onurunun da evrensel değerlerle korunması gerektiğine inanıyoruz. Küresel adaletin tesisi, yalnızca kendi sınırlarımız içinde değil; mazlum coğrafyalarda da barış, huzur ve özgürlüğün sağlanmasıyla mümkündür. HAK-İŞ, her türlü ayrımcılığa, ırkçılığa, zulme ve sömürüye karşı durmaya; hak, hukuk ve adaletin sesi olmaya devam edecektir. HAK-İŞ olarak, iş kazalarının ve meslek hastalıklarının hiç yaşanmadığı bir çalışma hayatı istiyoruz. İşyerlerinde fiziki, psikolojik ve ekonomik şiddetin engellenmesi için HAK-İŞ’in önderliğinde geliştirilen “İşyerlerinde Şiddete Sıfır Tolerans Belgesi” imzalanarak sadece fiziki değil psiko-sosyal güvenlik de sağlanmalıdır. İşyerlerinde Şiddet, Mobbing ve Tacizin önlenmesi için ILO’nun C190 sayılı Sözleşmesi onaylanmalıdır.  Sosyal diyalog mekanizmaları tam katılımcı bir anlayışla yeniden yapılandırılmalıdır. Ekonomik ve Sosyal Konsey, Üçlü Danışma Kurulu ve Çalışma Meclisi etkin bir şekilde toplanmalıdır. HAK-İŞ olarak biz, daha fazla dayanışma, daha çok refah, güvenceli istihdam, iş güvencesi ve sosyal adalet için mücadele veriyoruz. HAK-İŞ, tüm emekçileri “Örgütlü ol, Sendikalı ol, HAK-İŞ’li ol” çağrısıyla birliğe sadece ulusal düzeyde değil, küresel ölçekte yürütülen emeğin ortak mücadelesine, birliğine ve dayanışmasına davet ediyor.  Çünkü biliyoruz ki; emeğin onuru örgütlü mücadelede, işçinin güvencesi HAK-İŞ’in yolundadır! 1 Mayıs Uluslararası Birlik, Mücadele ve Dayanışma Günümüz kutlu olsun! Yaşasın emeğin ve emekçinin birliği, Yaşasın HAK-İŞ, Yaşasın Küresel Emek Mücadelesi, Yaşasın Başkenti Kudüs olan Özgür ve Bağımsız Filistin Mücadelesi, Yaşasın Uluslararası Birlik, Mücadele ve Dayanışma Günü, Yaşasın 1 Mayıs.

Yapılan basın açıklamasının ardından program sona erdi.