İnsanın bu dünyadaki en önemli görevi Allah’ı tanımak, ona kulluk etmek, insani ve ahlâki değerlere bağlı olarak yaşayıp ahiret hayatına hazırlanmaktır.
Bu görevini en güzel şekilde yerine getirebilmesi için insanın önce kendini tanıması, vazife ve sorumluluklarını iyi bilmesi gerekmektedir.
Ayet'i kerime’de Yüce Rabbimiz (C.C) "Şüphesiz biz insanı, karışım halindeki bir nutfeden yarattık. İmtihan edelim diye onu işitir ve görür kıldık” buyurarak, hem yaratılışımız hem de amacı hakkında bizlere fikir vermektedir.
İnsan harika bir yaratılışa sahiptir. Her insan ayrı bir güzelliğe sahiptir. Bu güzel yaratılış akıl, irade ve düşünme yeteneği gibi birçok özellik ile de desteklenmiştir. Kur’an'ı Kerim’de bu durum şöyle ifade edilmektedir! “Biz, gerçekten insanı en güzel surette yarattık.”
En güzel şekilde yaratılan insan aynı zamanda sorumluluğu olan bir varlıktır. Bu durumu Yüce Allah (C.C) şöyle beyan etmektedir! “Sizi boşuna yarattığımızı ve bize tekrar döndürülmeyeceğinizi mi sandınız?” Bir başka âyette ise; “İnsan, kendisinin başıboş bırakılacağını mı zanneder” buyurulmaktadır.
İnancının bir gereği olarak, bu şuurla hareket eden insan, iyi düşünür ve iyi davranır; iyilik ve güzelliğin sadece kendisi ve çevresiyle sınırlı kalmasını değil, bütün yeryüzüne hâkim olmasını arzu eder ve bunun için çalışır.
Bu şuurla hareket eden mü’min, insanlara karşı şefkatli davranır. İyiliğin karşılığının ancak iyilik olduğunu bilir. Hayatının her alanında dürüstlüğün ve doğruluğun yanında yer alır. Kolaylaştırır, zorlaştırmaz; müjdeler, nefret ettirmez. Kötülüklerin son bulması için elinden gelen gayreti gösterir. Kötülüğe göz yummaz. Dilini yalan ve iftirayla, zihnini su'izanla kirletmez. İnsanların şeref ve haysiyetlerinin birbirine emanet olduğu bilinciyle fitne ve dedikodu gibi asılsız sözlerin peşine düşmez!
İnsan eğer kendisinin ve vazifesinin bilincinde olursa, o zaman, kendisini yaratan ve ona bu vazifeleri yükleyen Rabbinin de bilincinde olur. Bu irtibat, meyvenin ağacına olan irtibatı gibidir. Bir meyve, nasıl ağacında olduğu sürece gelişir güzelleşir ve canlılığını korur ise, insan da iman edip kendini ve Rabbini tanıyıp ibadetlerini yerine getirdiği müddetçe Allah ile irtibatı korur ve geliştirir. Aksi halde hem Rabbinden hem de kendinden habersiz bir şekilde yaşayarak dünya ve ahiret saadetinden mahrum kalır.
İnsanın kendini bilmemesi, görev ve sorumluluklarının farkında olmaması, insan için büyük felâkettir. Çünkü kendini bilmeyen insan, Allah’tan da gafil olur.
Yüce Rabbimiz Kur’an-ı Kerim’de bu kimseleri şu şekilde uyarmaktadır. “Allah’ı unutan, bu sebeple Allah’ın da onlara kendilerini unutturduğu kimseler gibi olmayınız. İşte onlar fasık kimselerin ta kendileridir.”
Allah'ın rahmeti ve mağfireti hakka tabi olanların üzerine olsun İnşallah!
Sevgi ve muhabbetlerimle...
|
||
|