Reklamı Geç
YAZARLAR
ŞEBBİHALAR HER YERDE
Yusuf ALİOĞLU
16 Mart 2025 - Pazar 10:31
1116 defa okunmuş.

‘Nefsine merhameti yazanın adıyla’ dedi ve konumlanacak bir mekan için kısık gözleriyle bir projektör misali etrafı taradı.

 

Yokuşların düzleşip, düzlerin çukurlaştığı bir sosyal afet senaryosunda gözleri oyulan insanlara verilen ışığın değeri nice olacaktı.

 

Ümitsizlik tarlasına dönüşen ve insanların birbirini kemirdiği bu bitimsiz zifiri tünellerde aydınlık adına bir elif miktarı haykırmak istedi.

 

Milyonlarca göçmenin trajedisine şerh düşmek; mültecilere dair uzun hikayelere sözün ve adaletin gücü ile tanıklık etmeyi diledi. Bunca feryat buhar olmasın, kifayetsiz kelimelerle malul bu trajedi bir istatistiğe dönüşmesin, yaşananlar küçük derelerde yosun tutmasın da akıp denizlere varsın istedi.

 

Ama köşe başlarını tutmuş güvenlik politikaları ile mızraklı gazetecilerden, Molla Kasımlardan, uzun kış gecelerinden, her mevzuya uzanabilen uzmanlardan ve emekli istihbarat şeflerinden iniş için yer bulamadı.

 

Görüş açısını etkileyen yoğun sis ve uluyan rüzgarlar bir kümülüs bulutu gibi etrafı kuşatmıştı. Gökler ölüm indirirken yerler ölü püskürüyordu.

 

Dijital insanlık bir kez daha haysiyet dersinden sınıf tekrarına kalırken, acıları program şehvetine meze yapan medya şebbihaları itaat çarkını bu kez de vatan ve millet için çeviriyorlardı.

 

İyilikten ve hayırdan yana ne varsa damla damla azalırken, toplumun kötülük ve şiddet sarmalında organize olmasına takıldı gözleri. Bir fragman için patladı flaş ve aydınlandı her taraf bir süre.

 

‘Üç İyi’ diyordu sesi merhamet kokan adam. Duymak istemese de siyasal iktidarlar ya da her türden yönetenler ile sermaye sahipleri ya da her türden spekülatörler varlığın merkezine Adalet konmalıydı.  

 

‘İyilik’ tüm insanlığın ortak alfabesi olursa; şarkılar, şiirler, resimler, filmler, tiyatrolar, hikayeler, romanlar iyiliğin tınısı ile doldurursa hayatın gözeneklerini renkler ve diller aynı okyanusa akacaktı.

 

Ve ‘akrabaya destek olsaydı’ her fert, yani yakından uzağa bir bilinç hareketi, yerelden evrensele bir iyilik dalgası yalasaydı kurumuş sahilleri, sosyal mesafeleri ve derin uçurumları yakınlaşan kalplerin devleti kurulurdu burçlara.

 

Ve sonra ‘Üç Kötü’ diyerek tamamladı kadim kavisini. Utanç verici, arsız ve çirkin olanı yani kötülüğü en yüce yeminlerle terk etmeliydi insanlık.

 

Akla ve ahlaka aykırı olan yani fenalık sökülüp atılmalıydı en uzak dağların ardına. Fena olana dair her düşünce, her inanç, her ritüel, her miras hatırlanmamak üzere gömülmeliydi uçsuz bucaksız çöllere.

 

Azgınlık, zorbalık ve taşkınlık kan ve gözyaşından, fitne ve zulümden başka ne verebilirdi hayata. Genetiği ile oynanmış madenler, tahrif edilmiş kitaplar, yerleri değiştirilmiş harfler, utancından küçülmüş haritalar, kokmayan çiçekler, yakmayan ateş, boğmayan su hep bu had bilmezliğin ürünleriydi…     

 

Yarım kalmış hikayesine döndü yeniden. Kulağında parçalanmış bir dünyaya dair bitiş sirenleri. Boyunlarda yaftalarıyla yırtılmış peşkirler, sökülmüş çiniler, kırılmış billur kadehler ve kurumuş güller. Kanadı kırık kuşlar merhamet için Gurabahane-i Laklakan sırasında. Acil durum bildirimleri alıyor nasırlı eller, yarılmış topuklar. Karar kılacak bir mekan için alınacak çok yol vardı daha.

 

Ebu Kubeys Dağını düşman sardı dense ulaşılacak bir kulak yok nerdeyse. İçimizden dışımıza taşan mihraklarca işgal edilmiş zihinlere varmak ne mümkün. Her nefis bir blogda, bir sanal mecrada bulmuş teselliyi. Akışkan hayatlar kimliksiz ve gündemsiz yoğunluklar ile malul. Dünden kopuk, yarınsız bugün kafesleri her yanda.

 

Medya şebbihaları, tüketim şebbihaları, itaat şebbihaları, itibar şebbihaları, eğlence şebbihaları, borsa şebbihaları, spor şebbihaları, muhafazakar şebbihalar, post truth şebbihalar…

 

Benzeşen bedenler, bedenlerde tükenen ruhlar, ruhsuzlaşan karakterler. İnsanı anılmaya değer kılan ne varsa bir bir toparlanıp terk ediyor kentleri. Filozofların değil şarlatanların kentleri çoğalıyor. Farabi’nin özlediği ahlaki ve fikri erdemlerle mücehhez şehirler antik birer söylenceye dönüşüyor. Nehirler, bulutlar, kuşlar boşaltıyor sokakları, bulvarları.

 

Yangın suları kuruyor, anneler doğurmuyor. Neşvesiz şimdi ormanlarda cümle nebatat ve hayevan. İmdat fişekleri çaresiz. Felsefenin ve sanatın trajedisi karışıyor egzoz dumanlarına. Düğümlere üfüren sosyal şebbihalar/hortlaklar şehrin elbisesini çalmış, ayartan libaslar var rezidansların göğsünde.   

Adınız
Yorumunuz
Hiç yorum yapılmamış.

Diğer Yazıları

Selam Olsun Kubbede Hoş Sadâ Bırakanlara
1066
Bendeki Notlar -12- ‘Çocuk Kalsaydı Büyüklüğüm’
2052
Batı’da Şehir Tarihçiliği
1313
‘Yıkın Efendiler, Yıkın!’ -2-
2216
“Ağlasam sesimi duyar mısınız, Mısralarımda…”
1486
'İNSANIN DÖRT ZİNDANI'
5446
'BİR DEĞİRMENDİ BU DÜNYA'
1206
Boşuna değildi boş olmayan hiçbir şey!
3505
Köprüler ve Çamurlu Sular
2831
Biriktirdiklerim-7-
2612
Bingöl’ün Referandum Karnesi
2982
Bingöl’de Genel Seçimlere Katılım Oranları (1950-2018)
2168
1920-2018 Yılları Arasında Bingöl’ü Parlamentoda Hangi Partiler Temsil Etti?
1878
Bingöl Yakın Siyasi Tarihinde Seçmen Davranışları (1939-2018)
2792
Siyasetin ‘Hayret’ Makamı Var Mıdır?
2533
Estetiğin Tükenişi Vicdanın Tükenişidir
1939
“Ben de adayım”
2130
Şiirin Güncesi -11: “Ben Yokum”
2525
‘Cansız Bedene Ulaşıldı’ Ne Demek?
1766
“Ya Bu Defa da Seçilemezsem!”
1898
Biriktirdiklerim-6
1734
‘Konfor Ruhun Bataklığıdır’
2012
Engerek Soyu
2462
Masanın Ötesi ve Berisi Ya da Sosyolojimizin Metafiziği
3896
Tatlı Zehirli Sulara Alışanlar İflah Olmaz Mı?
2569
Nazar Değmemiş Kapaksız Kitaplar
3262
Libası İdrarlı Adamlar
3143
“Hayatın Anlamı” Nedir?
4388
‘Ey kötülük!’
2732
Şiirin Güncesi 10: “Sonsuz ve Öbürü”
3574
'Sıkıntı yok!'
3223
Düğümlere Üfüren Mühendisler Zamanı
3341
Bendeki Notlar 11: ‘Şehir Sineması’
3064
Hakikate Tanıklık Nedir?
3002
‘Tüm İnsanlığa Açık ve Ücretsiz Gösteri’
3394
Bendeki Notlar 10 “Kültür ve Sanat Merkezleri: Sinema, Kırtasiye, Park”
4933
Frankfurt'ta Bir Haşimi
7347
Nurettin Topçu’nun Gördüğü ‘Taşralı’
5492
Harf Eken Kelime Biçer
6428
Bir Mütevazi Monologdan Arta Kalan Sualler
4252
Çekilin aradan, maradan...
6090
'Biraz da ben konuşayım'
4999
‘Apaçık’ Şiir
5157
“Şehir’dir adım; kimlik alır, kimlik veririm.”
5336
Kitaplar Dolusu Susmak...
4283
Zamanın İdrak Sarkacına Merhaba
3897
Söz Düşerse Ne Kalır Geriye?
5310
Dayvun, Dayvun, Dayvuno / Day Qırbun Çımun Siyuno
12864
Biriktirdiklerim -5-
3208
Biriktirdiklerim -4-
3624
Biriktirdiklerim -3-
3830
Parayı Nereye Yatırmalı?
3637
Biriktirdiklerim -2-
3930
Biriktirdiklerim -1-
4017
Ne Zaman Reşit Olacağız?
5261