Diploması iptal edilen Ekrem İmamoğlu’nun evine baskın yapılarak gözaltına alınmasından sonra İstanbul Valiliği’nden yapılan açıklamada “Valiliğimizce il genelinde kamu düzenini muhafaza etmek ve oluşabilecek provokatif eylemlerin önüne geçmek için 19-23 Mart tarihleri arasında 4 gün süreyle her türlü toplantı, gösteri ve basın açıklaması yasaklanmıştır” denildi.
Son pişmanlık fayda etmez. Bu bir iktidar oyunu; satranç gibi... Kazandım zannedersiniz; ama son anda her şeyinizi kaybedebilirsiniz...
Aslında işe “Ak Parti ve Külliye penceresi”nden bakmamak lâzımmış..
“Acaba Devlet diye bir alan İmamoğlu’nu istemiyor olabilir mi?” diye aklıma çok deli deli sorular beynimde yer edindi..
Tabii ki böyle bir soru öncelikle Ankara’da veya başka bir yerde ve örnek verecek olursak, iktidardan ayrı, hadi “Cumhurbaşkan’ndan da ayrı” demeyeyim de, en azından onunla irtibatlı ve "Derin devlet” denen bir yapı bulunduğunu kabul etmeyi gerektiriyor değil mi?
Bu soruyu bu konuda bir şey söyleyebileceğine inandığım, devlet içinde kritik görevlerde bulunmuş pek çok insana sordum. “ ne evet ve nede hayır yok” diyen net bir ifadeye şahsen ben rastlayamadım..
Çünkü herkesin penceresi farklı..
Onların Cumhurbaşkanlığı “Devlete rağmen” midir, “Devlet onayı” ile midir? Ve tabii ki şu anda İmamoğlu’nun önünü kesmek gibi bir “Devlet iradesi” var mıdır, bu iradede Cumhurbaşkanı’nın, Meclis’in, Ak Parti grubunun etkisi nedir?
Hakikaten şahsım olarak anlamakta zorlanıyorum..
Nasılsa birileri oturur da “Şunun yolu açılsın, şunun ki kapatılsın” gibi bir karar verir? Sonuçta halkın değerlendirmesine sunulan bir siyasi rekabet söz konusu değil mi? Devlet, kendisi de bu rekabetin içinde olan Cumhurbaşkanı’na sorarak mı yapıyor İmamoğlu değerlendirmesini mi yoksa “Siz görmeyin, biz o işi hallederiz” yöntemi ile mi vallahi anlamak gerçekten çok zor gibi gözükmektedir..
Aslında enine boyuna bu konuyu araştırarak anlamaya çalışıyorum..
Cumhurbaşkanı tarafından bilinmeyen bir “Devlet operasyonu” mevcut mu? Yoksa Nasıl denetlenir gibi sorular hafızamı yokluyor..
Bu yapı kime hesap verir? Merhum Süleyman Demirelin Kendi ifadesiyle; “6 kere gidip 7 kere gelen” ve bir ara hatırlarsanız “her devletin örtülü operasyonları olur” demişti..
Tansu Çiller de “Devlet için kurşun sıkanlar”a meşruiyet alanı açmıştı. Kimse bilmez mi bunu halka hesap vermek için?
TRT’de, yani devletin televizyonunda yayınlanan iki dizi var. Biri “Teşkilat”, yıllardır yayınlanıyor. Apaçık MİT’le bağlantılı bir dizi. Diğeri yeni başladı “Bir Zamanlar İstanbul.” 90’lar İstanbul’u zemin olarak seçilmiş. O dizinin kahramanı olan genç üniversiteli Ali Tuna’nın yolu, üçüncü dördüncü bölümde “Serdengeçtiler” diye bir gruba çıkıyor. Paramiliter bir yapılanma bu. Belli ki “Devlet” ile irtibatlı gibi gözüküyor..
Sakın beni yanlış anlamayın lütfen, bunlar güvenlik birimlerinin, örneğin MİT’in kontrolünden geçiyor mu? veya “Devlet adına” dendiğinde her şeyin meşrulaştığı bir durumdan mı söz ediyoruz? Bu son dizide, Emniyet Müdürü mafya gruplar ile iş birliği yapıyor. Nasıl bir iş bunun tv dizisi olarak sunulması? Bu gibi diziler gençlerimizi özendiriyor değil mi?
Peki ve halen yapılanları bu kuşkuları halka mal etme amacına yönelik “Devlet operasyonları” gibi okumak mı gerekiyor? Yoksa, paralel bir yapı veya görünen statüler dışında o gerçekten kontrol edilebilecek nitelikte mi? Diye deli deli sorular aklımı bir hayli meşgul ediyor..
Bu soruyu bu konuda bir şey söyleyebileceğine inandığım, devlet içinde kritik görevlerde bulunmuş pek çok insana sordum. “ ne evet ve nede hayır yok” diyen net bir ifadeye şahsen ben rastlayamadım..
Başkan Recep Tayyip Erdoğan'ın sözlerinden biriside; "CHP'ye çökmüş bir avuç paragözün asırlık partiyi parmağında oynatması, "Gazi emaneti" diyerek CHP'ye oy veren vatandaşlarımızı da malesef üzmektedir..
Emin olun ki samimi CHP'li vatandaşlarımız da İSKİ skandalından 32 yıl sonra aynı rezilliklere tekrar şahit olmayı içlerine sindiremiyorlar" dedi...
Araştırmacı Gazeteci Yazar
Vehbi Korkutata
|
||
|