|
|||
![]() |
VİCDAN ve MERHAMET HERKESE NASİP OLMAZ | ||
Hasan TOSUN | |||
- Yaşanmış bir olaydan esinlenilerek kaleme alınmıştır.-
Bu satırlar yazılı matbuatta yeterince yer almamış duygu ve düşüncelerin,gözden kaçan olumsuzlukların,imkansızlıkların,yetersizliklerin yanı sıra iyiliğin, sorumluluğun ve gerçeğin hakkını teslimi ve bilinmesi için tarihe not düşebilmenin çabasıdır. Yeni milenyumun ilk yılları. Çocuk oyun oynuyordu dışarda. Babası, ünledi hey artık eve gel akşam oldu. Çocuk eve geldi akşam karanlığı çökmeye başlamıştı. Demir kapının sürgüsü çekildi gürültülü bir sesle. Kapı açıldı. Kapı kapandı. Yaşlı bir adam geldi. Garip, gariban, Elbiseleri kir içinde. Dişleri çürümüş, kararmış, dökülmüştü. Yaşlı adamın kimsesi var. Ama kimsesi yok gibi bir yerde. Sonbahar mevsiminin rutiniydi sararan yaprakların takatsizlik ile dalından düşmesi, rüzgarda savrulup bilinmez diyarlara gitmesi. Sararan yapraklar gibiydi yaşlı adamda. Aç, yorgun, kimsesiz ve hasta savrulmuştu ordan oraya. Bilinen tanıdık bir simaydı. Köyden gelmişti kalacak yeri yoktu. O mahallede akrabası vardı ama yoktu. O sokakta kardeşi vardı ama yoktu. Kardeşinin kapısını çalmıştı o gariban, o hasta ve kimsesiz yaşlı adam. Kardeşi ekmek yapıyordu. Sordu "açmısın" diye? "Evet, dedi." Yaşlı adam. Kardeşinin misafiriydi. "Ah ahh! ben sana kör olayım kardeşim. Ekmeğim ne sacdan kaydı ne de yandı ki sana vereyim." Dedi. Kardeşiydi. Onu çok seviyordu. Bağrına basmıştı. Güzün o insanın içine işleyen soğuğunda elbiseleri kirli diye onu dışarda,kapının önünde tahta divanda uyutmuştu. Kardeş sonuçta yüreği yangın yeri olur uykusuz kalmasına dayanamazdı. Sonuçta yarın köyüne gidecekti ne de olsa birgün kapıda rahat uyusun demiştir monologlarında. Aksilik gidemedi. Kardeşine geldi yine. O gün kardeşlik bitmişti. Çaresiz yüzüne kapanan bir kaç kapı çalmıştı. Akşam karanlığı derinleşirken. "Beni misafir edin yerim yok."dedi. Sürgüsünü çektiği demir kapılı evin sakinlerinden Çocuğun ebeveynleri ALLAH misafiri dediler. Adam aç, yorgun, hasta ve elbiseleri kirliydi. Uzamış tırnak araları kirle kaplıydı. Çoçuk kendisinde beklenilmeyen bir özveriyle hizmet etti yaşlı adama ebeveynlerinin isteğiylen. Çocuk adamın tırnaklarını kesti. Duş almasını sağladı. Eski kirli elbiselerini bir poşete koydu. Ona daha yeni alınmış kiayafetlerini verdi. O gün çocuğun dayısıda gelmişti. Onunda komşusuydu. Ama kızıyordu ona şefkati eksik karakter ve kişiliği vardı dayısının diye düşündü. İlgilenmeyin diyordu. Lakin vicdan ve merhamet herkese nasip olmazdı. Yaşlı adam hastaydı. İnliyordu. Uyku uyumadı sabaha kadar ellerini midesi ile dizlerinin arasına aldı gün aydınlanana kadar inledi durdu. Bal, nane ve limon karışımı ile midesini rahatlatmaya çalıştılarsada fayda etmedi. Bir iki defada mide huzursuzluğu sonucu yanına bırakılan kaba fazlalıkları istifra yoluyla döktü. Gece ne kadar uzun olmuştu. Neden sabah olmuyordu? Gözlerinin hüzünlü bakışlarından sorularına cevap arıyor gibiydi "Sizlere yük oldum, zahmet verdim." diyordu. Yaşadığı büyük acının tesiri hafızalardan silinmeyecek türdendi. Yaşadığı ağrıya tahammül edemiyor. Göz yaşları içinde inleye,inleye günün aydınlığına kavuştu. Henüz şafağın arefesinde "bana müsade" dedi. Gitti. Yorgun, Yoksul, Ve hastaydı. Garip ve garibandı. Kimsesi vardı ama kimsesi yok gibiydi. "Çaresizlik, yalnızlık, terkedilmişlik, bunlardı sadece hissettikleri..." Takdiri ilahinin tecelli ettiği güne kadar sahipsizdi. Gitti önce köyüne sonra ebediyete göçtü. İki üç gün sonra köyünde mide ağrıları tutmuş bir su arığına düşmüş inlemeleri duyan komşuları farketmiş eve getirmişler saatler içerisinde hakkın takdiri tecelli etmiş ALLAH'ın rahmetine kavuşmuş. Bütün eş,dost,akraba, komşu ve kardeşleri üzerlerine düşeni yapmışlar. Yaşarken iyi ve kötü günlerde varlığını unuttukları, değerini bilmedikleri,yanlız bıraktıkları şahsiyetini ebediyete intikalinde yanlız bırakmamışlardı. |
|||
Etiketler: VİCDAN, ve, MERHAMET, HERKESE, NASİP, OLMAZ, |
|