|
|||
![]() |
Eşi benzeri görülmemiş bir skandalla karşı karşıyayız | ||
Vehbi KORKUTATA | |||
23 Yılık AK Parti iktidarının Halk nezninde böyle vurdum duymazlık, çetelerin kol gezmeleri ve ellerini kollarını sallayarak Külliye'ye girip çıkmaları herçekten bizleri üzüyor.. Öylesine kabus dolu günler yaşıyoruz ki olup bitenleri telaffuz etmek bile ülkemizin Necip insanlarına gerçekten acı veriyor.. düşününüz ki 4 yıl boyunca üniversiteyi çok zor şartlarda okuyanlar, sabah kahvaltısını bulamayan öğrencilerimiz, okulu bitirince sokaklarda gezinip duruyorlar.. iş dahi bulamayanlar, nasıl oluyor da sahte diplomalarla devletin en üst düzeyinde çalışmaları ne garip değil mi?.. Şimdi Anamuhalefet partileri, AK Parti iktidarının düzensiz politikalarından Diploma hırsızları türedi ve ağızlarına sakız oldu ve 1923 Cumhuriyetten bu güne 59'cu hümet kuruldu... Hani ülkemizde istihbarat çok güzel çalışyor, bu nasıl bir çalışma, aslında istihbarat'a söyleyecek hiç bir sözüm yok.. işe alımlarda diploma neden sorgulanmıyor, bu kimin işi elbette bakanlıkların işe alımlarda diplomayı sorgulamaması ne garip, yazık günah, "kul hakkı" ülkemizde milyonlarca sahte diplomalarla çalışanlar var... Diploma hırsızlığı yapan çetelerin, neredeyse devletin bütün birimlerine sirayet ederek çevirdikleri filmleri görünce, insan ister istemez “devletin içinden geçmişler, bu devlet bu kadar mı sahipsiz” demekten kendimi alamıyorum, bu ne ya?. Çürüme o kadar derin ki devletin haberi olmadan nasıl yapıldığına inanmakta zorlansak da sahte diplomalı psikologlardan ve sahte diplomayla narkotik polisliğine terfi edenlere, baraj yapan sahte mühendislerden sahte doçent ve profesörlere kadar bir dizi şarlatanlar filmi izliyor ve izletiliyor... Ama kirliliğin ve çürümenin boyutları bu kadarla sınırlı değil elbette… Sahtecilik çetesinin, Beştepe’de “Milletin Evi”ne kadar uzanıp ellerini kollarını sallayarak icra-i faaliyette bulunduklarını görünce aklımız başımızdan gidiyor, gerçekten de üzülmemek elden değil?. Öyle ki 6 Şubat depremlerini “fırsata” çeviren organize dolandırıcılık çetesi, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın katlarını adeta ofise çeviriyor ve müteahhitleri çakarlı araçlarla Beştepe’ye taşıyıp, Cumhurbaşkanlığı koridorlarında sözde sözleşmeler imzalatarak milyonlarca lira vurgun yapabiliyor, ama bunu yapanlar sorgulanmalı ve en ağır cezalara çarptırılması söz konusudur... Eşi benzeri görülmemiş bir skandalla karşı karşıyayız değil mi?. Güvenliğin üst düzeyde olduğu, kuş uçmasına bile izin verilmediği Cumhurbaşkanlığı külliyesine bu çetelerin girmesine kim veya kimler izin verdi, bizler külliye camisine bile giderken 4 yerden aramadan geçiyoruz Allah'ın evine gidene kadar, anlayana! Koskoca devletin Çevre Şehircilik Bakanlığı’nın 15'nci katındaki toplantı odasında bu dolandırıcılara kim ya da kimler sözleşme imzalattı?. İdari soruşturma başlatan Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, Ankara Başsavcılığına suç duyurusunda bulunmuş, iyi güzel de bütün bunlar olurken bakan dahil, kurumun bütün yöneticileri bakanlık binasını toptan terk mi etmişlerdi acaba, anlamakta zorlanıyorum… Ne yazık ki bütün bunlar bizim ülkemizde oluyor, ne hesap soran var ne de hesap veren… Soruyorum okuyucularıma! Kelimenin tam anlamıyla sözün bittiği yerdeyiz değil mi?. Kim böylesine göz göre göre, yetkililerden izin almadan ellerini kollarını sallayarak ve üstelik de çakarlı araçlarla Beştepe’ye girerek "sahte sözleşmeler" yapmaya cesaret edebilir? Gerçekten anlaşılır gibi değildir ve olamazda! Ülkemizin Necip insanları diyorlar ki biz AK Partiyi baştan kaybettik, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi denen ucube yapıya geçtiğimizde, işin sonunun böyle bir noktaya geleceğini hepimiz biliyorduk, ama bu sistem "hukukun üstünlüğü"ne dayalı bir anlayışa göre değil, denetlemeyi ortadan kaldıran ve de “kuvvetler birliği” esasına göre dizayn edilmişti. Denetlenebilir ve hesap verilebilir olmayı esas almayan hiçbir sistemin, modern anlamda demokratik bir yönetime izin vermesi asla mümkün değildir ve olamazda... Esas talihsizlik AK Parti iktidarının, kendini bile bile bu hallere düşürmüş olmasıdır. Biliyorum bazıları itiraz edecek ama; AK Parti yola çıkarken böyle bir Türkiye hayali kurmamıştı. 2011 yılına kadar da hukuk alanında önemli adımlar atan, çete ve mafya yapılanmalarını temizleme konusunda ciddi mesafe alan, en önemlisi de ekonomide toplumun beklentilerini yükselten bir yönetim fotoğrafı ortaya koymuştu ve ülke halkımız buna çok sevinmişti, çünkü "çeteler" bir bir ortalardan kaldırmışlardı... Burada göz yumanlar ve hala devlet kademelerindeki en üst düzeyde çalışıyorlarsa; söyliyecek tek kelime yok.. eğer ben bir gazeteci olarak dört beş yerden üst taraması yapılarak içeriye girebiliyorsam, söyleyecek bir sorunum yok demektir.. devletin üst kademelerine gidenler; neredeyse devletin kurumlarını bile “sahte sözleşmelerle” satabilmeyi göze alacak kadar bir pervasızlık sergiliyorlar... Adeta devletin içinden geçen bu çetelerin, daha ne tür kirliliklere imza attıklarını henüz bilmiyoruz ama, bunu Başkan Erdoğan, ivedilikle üzerine ve kirli oyunu bozarak, gerekeni yapmalıdır, ve bu gidişata bakılırsa; önümüzdeki günlerde, benzer kirli filmleri izlemeye devam edeceğiz, gibi gözüküyor... Hemen söyleyelim, eğer AK Parti iktidarı acilen hukuka, her an denetlenebilir şeffaf bir yönetim anlayışına dönmezse, devletin kılcal damarlarına kadar sızan çeteleri temizlemesi de toplumun adalete olan güvenini sağlaması da asla mümkün olmayacaktır, gibi gözükmektedir... Haydi hayırlısı bakalım, Başkan Erdoğan, gerekeni yapacağına eminim, benden sadece duyurmaktır.. Mevlam neylerse güzel eyler! Araştırmacı Gazeteci yazar |
|||
Etiketler: Eşi, benzeri, görülmemiş, bir, skandalla, karşı, karşıyayız, , |
|