Yusuf ALİOĞLU 'BİR DEĞİRMENDİ BU DÜNYA'
Yazı Detayı
09 Mart 2025 - Pazar 09:46 Bu yazı 813 kez okundu
 
'BİR DEĞİRMENDİ BU DÜNYA'
Yusuf ALİOĞLU
 
 

Kelimelerden örülmüş eskir bir duvarda tek harfli bir tablo gibi yalnız başına ve ıssızdı.

 

Bir uçan kuşlara bir de yürüyen karıncalara baktı defalarca, bıkmadan. Bu kozmik koro ne zaman duyulacaktı. Bu bilge sözleri kim besteleyecek, bu hikmet deryasını kimler avuçlayacak, bu sessizliğin orta yerine dikilecek müjde yüklü anıta kimler yol olacak, kimler ustalık taşıyacaktı.

 

Başladı toplamaya kitaplıkta, çekmecelerde, vestiyerde hayatının dağılmış sayfalarını. Onulmaz bir tutkuyla biriktirdiği ahşap evin eskizlerini, çocukluk rüyası fotoğraf makinesini, gümüş süslemeli rengarenk tespihleri, krom şamdanı, arkaik zemzem bardakları, gümüş tabakları, çanak tütsüleri, ince uzun sürahileri...

 

Bir yandan dağınık saçlarını topluyor diğer yandan grafik sanatçısı gibi kadrajda biriken sokakları, sokakta topladığı anıları, tecrübeleri, şarkıları, hayal denizlerini, şiir gibi Ramazan gecelerini ve bayram sabahlarını düzenliyordu.

 

Siyah beyaz günlerin sükûnet damlayan parmaklarını budayan çok renkli dijital dramlara daldı usulce. Kelebek avcılarının yüreklerine mil çeken ve renkleri betonla müebbete uğurlayan bitimsiz dramları izledi.

 

Beyaz peşkiri katlarken bir ceylan gibi sekti sonra Efes'ten Milet'e, Kapadokya'dan Zeugma'ya. Önce Hattiler, sonra Hititler, son olarak da güzel atlar ülkesi birikti zaman ve mekan prizmalarının saçaklarında. Kirlenmemiş gözlerle baktı Dicle'nin nazlı sularına, suların koynunda akan kadim gravürlere, asimetrik aşklara.

 

Hayatı hayatlayan şehirlere baktı sonra doyasıya. Hayran bırakan mimarileriyle Kuzey Afrika Camileri, el yazması eserlerle dolup taşan kitapçılar, ibadet tadıyla çalışan ciltçiler, ceylan derisini işleyen dokumacılar, ağaca boyut katan marangozlar, müzikal bir sahne tadındaki bakırcılar, çilingirler, demirciler, nalbantlar, saraçlar, çömlekçiler, palancılar, eyerciler…

 

Bir değirmendi bu dünya. Dantela örer gibi dönüyor, döndükçe öğütüyordu en büyük limanları, en kalabalık yolcuları; öğüttükçe dönüyordu yeni limanlara, yeni yolculara, yeni yolculuklara.

 

Buğulu ve eskitme bir film şeridi gibi geçti ısrarlı ve amansız günlerin serüveni. Irgat çocuklarının dünyasından kotarılmış bir senaryosu vardı eskidikçe gençleşen cümleleriyle. Hem oyumcusu hem de seyircisi nasıl olunurdu bir oyunun. Afişleri ve anonsları nasıl da heyecanlandırırdı kaldırım taşlarını, telefon direklerini, seyyar satıcıları. Baş aktör, karakter oyuncuları, figüranlar, set çalışanları nasıl da çoklukta tekliği seslendirirdi başarıyla.

 

Kuzeyin rüzgarlarını arkasına aldı mı bir aktör, poyraz, yıldız ve karayel demeden mahalleleri yalayıp geçerdi bir çırpıda. Ayçiçekleri gibi hep güneşe, hep doğuya bakar, organik sözler, sahici bakışlar üretirdi. Denizde gemici, yaylada çoban, tarlada rençber, Mercan Yokuşu’nda hamal, maden ocağında işçiydi. Kestane ağacından yelkenler, meşe yapraklarından taçlar yapar,  evlerini yamaçlara kondurur, serender minderlerinde kitabın ve çayın tadına kanatlanırdı.

 

Stalin Kars ve Ardahan’a göz koymuştu, Hüseyin Avni Meclis kürsüsünden ‘davanızı ilmi münakaşayla müdafaa edin. İnsanları ölümle, kanla tehdit ederek değil..’ diyordu. Zabıta köylünün bakracına tekme atmış, minarelere Tanrı Uludur sesi değmiş, 1938 tarihli bir gazetede ‘Türkçe konuşmayanlara ceza verilecek’ başlığı atılmıştı. Cami helasının yanına dispanser yapılmış, içimizdeki bazı hainler Ruslara casusluk yapmıştı… Daha neler neler akıp gidiyordu yedi ajanslarında.  

 

Düşündükçe hatırlıyor, hatırladıkça ürperiyor, kentsoylu anılarda sırılsıklam ıslanıyordu.

 

Birer Mezopotamya rölyefi misali biriktirdiği mısırı, buğdayı, Sümerbank bezini, şeker torbasını, beş numara gaz lambasını, şakülü, malayı, vita yağı ve tüpgaz kuyruklarını, sağcıları ve solcuları, simsiyah kalın bıyıkları, uzun favorileri ve geniş pantolon paçalarını, yumurta topukları, saçaklı kırmızı kuşakları, TRT’de ‘Maden Dağı Dumandır’ türküsünü ve daha binlerce hatırayı kalbiyle selamladı, gözleriyle öptü, alnıyla kucakladı.

 

Ve sonra Bedri Rahmi’den birkaç satır yürüdü titreyen dudaklarına:

 

‘Halaylar durdu / Horonlar durdu / Al damar, mor damar, şah damar sustu / Bahçeler put kesildi birer birer / Meyveler salkım saçak taş. / Bir bulut uçardı / Başı boş bedava / Yandı kül oldu. / Hüzün geldi baş köşeye kuruldu / Yoruldu yüreğim yoruldu…’

 
Etiketler: 'BİR, DEĞİRMENDİ, BU, DÜNYA',
Yorumlar
Yazarın Diğer Yazıları
21 Ekim 2025
Bendeki Notlar -12- ‘Çocuk Kalsaydı Büyüklüğüm’
576 Okunma.
09 Ekim 2025
Batı’da Şehir Tarihçiliği
915 Okunma.
04 Ağustos 2025
‘Yıkın Efendiler, Yıkın!’ -2-
1825 Okunma.
14 Mayıs 2025
“Ağlasam sesimi duyar mısınız, Mısralarımda…”
1103 Okunma.
22 Nisan 2025
'İNSANIN DÖRT ZİNDANI'
5083 Okunma.
16 Mart 2025
ŞEBBİHALAR HER YERDE
756 Okunma.
08 Eylül 2023
Boşuna değildi boş olmayan hiçbir şey!
3133 Okunma.
17 Ağustos 2023
Köprüler ve Çamurlu Sular
2463 Okunma.
13 Temmuz 2023
Biriktirdiklerim-7-
2250 Okunma.
27 Mayıs 2023
Bingöl’ün Referandum Karnesi
2611 Okunma.
07 Mayıs 2023
Bingöl’de Genel Seçimlere Katılım Oranları (1950-2018)
1800 Okunma.
29 Nisan 2023
1920-2018 Yılları Arasında Bingöl’ü Parlamentoda Hangi Partiler Temsil Etti?
1531 Okunma.
24 Nisan 2023
Bingöl Yakın Siyasi Tarihinde Seçmen Davranışları (1939-2018)
2384 Okunma.
11 Nisan 2023
Siyasetin ‘Hayret’ Makamı Var Mıdır?
2173 Okunma.
05 Nisan 2023
Estetiğin Tükenişi Vicdanın Tükenişidir
1594 Okunma.
23 Mart 2023
“Ben de adayım”
1808 Okunma.
18 Şubat 2023
Şiirin Güncesi -11: “Ben Yokum”
2110 Okunma.
18 Şubat 2023
‘Cansız Bedene Ulaşıldı’ Ne Demek?
1374 Okunma.
18 Şubat 2023
“Ya Bu Defa da Seçilemezsem!”
1529 Okunma.
18 Şubat 2023
Biriktirdiklerim-6
1396 Okunma.
18 Şubat 2023
‘Konfor Ruhun Bataklığıdır’
1645 Okunma.
08 Kasım 2022
Engerek Soyu
2098 Okunma.
16 Eylül 2022
Masanın Ötesi ve Berisi Ya da Sosyolojimizin Metafiziği
3565 Okunma.
05 Eylül 2022
Tatlı Zehirli Sulara Alışanlar İflah Olmaz Mı?
2212 Okunma.
22 Ağustos 2022
Nazar Değmemiş Kapaksız Kitaplar
2940 Okunma.
02 Ağustos 2022
Libası İdrarlı Adamlar
2790 Okunma.
27 Haziran 2022
“Hayatın Anlamı” Nedir?
4029 Okunma.
21 Haziran 2022
‘Ey kötülük!’
2379 Okunma.
24 Mayıs 2022
Şiirin Güncesi 10: “Sonsuz ve Öbürü”
3194 Okunma.
05 Mayıs 2022
'Sıkıntı yok!'
2854 Okunma.
19 Nisan 2022
Düğümlere Üfüren Mühendisler Zamanı
2977 Okunma.
08 Nisan 2022
Bendeki Notlar 11: ‘Şehir Sineması’
2679 Okunma.
20 Mart 2022
Hakikate Tanıklık Nedir?
2643 Okunma.
03 Mart 2022
‘Tüm İnsanlığa Açık ve Ücretsiz Gösteri’
3011 Okunma.
09 Şubat 2022
Bendeki Notlar 10 “Kültür ve Sanat Merkezleri: Sinema, Kırtasiye, Park”
4572 Okunma.
13 Aralık 2021
Frankfurt'ta Bir Haşimi
6947 Okunma.
17 Kasım 2021
Nurettin Topçu’nun Gördüğü ‘Taşralı’
5079 Okunma.
09 Eylül 2021
Harf Eken Kelime Biçer
5898 Okunma.
24 Ağustos 2021
Bir Mütevazi Monologdan Arta Kalan Sualler
3778 Okunma.
24 Haziran 2021
Çekilin aradan, maradan...
5628 Okunma.
15 Haziran 2021
'Biraz da ben konuşayım'
4475 Okunma.
28 Mayıs 2021
‘Apaçık’ Şiir
4634 Okunma.
06 Mayıs 2021
“Şehir’dir adım; kimlik alır, kimlik veririm.”
4831 Okunma.
22 Nisan 2021
Kitaplar Dolusu Susmak...
3819 Okunma.
16 Nisan 2021
Zamanın İdrak Sarkacına Merhaba
3451 Okunma.
23 Mart 2021
Söz Düşerse Ne Kalır Geriye?
4808 Okunma.
18 Ocak 2021
Dayvun, Dayvun, Dayvuno / Day Qırbun Çımun Siyuno
12213 Okunma.
22 Aralık 2020
Biriktirdiklerim -5-
2641 Okunma.
10 Aralık 2020
Biriktirdiklerim -4-
3099 Okunma.
04 Aralık 2020
Biriktirdiklerim -3-
3335 Okunma.
30 Kasım 2020
Parayı Nereye Yatırmalı?
3110 Okunma.
26 Kasım 2020
Biriktirdiklerim -2-
3478 Okunma.
16 Kasım 2020
Biriktirdiklerim -1-
3535 Okunma.
19 Ekim 2020
Ne Zaman Reşit Olacağız?
4776 Okunma.
Haber Yazılımı